Her gün yeni taciz ve tecavüz olayları, savaş haberleri, toplumsal ,politik olaylar ve polis
saldırıları, işkenceler, bunları yaşayan insanlar ve bu olayların tanıkları. Cezasız kalan tecavüz olayları,
kendi isteğiyle evlendiği söylenen çocuk gelinler… Çocuk tacizleri ve fiziksel şiddet.. Vahşice işlenen
cinayetler ve savaşta boğazları kesilen insanlar. Bir taraftan da bunları seyreden, tanık olanlar.
Tecavüzcüsüyle evlendirilen kadınlar.. Bunlar gibi bir çok olay yaşanmakta ve çoğu zaman sıradan bir
haber olarak medyada yer almakta. Bu yazılanlar mahkemede cezasız kalacak kadar masum mudur?
Travmaya uğrayan bir çocuğun karşılığı nedir? Bir hakimin iki dudağından çıkacak cümleler kadar basit
midir travmaya maruz kalmak? Her gün bu olaylarda yaşanan travmaların etkisi nedir? Tecavüze uğrayan
bir kadının veya çocuğun ruhsal olarak tamamen sağlıklı kalma ihtimali var mıdır?
Travma Nedir?
Savaş, deprem, taciz ve tecavüz, ebeveyn ayrılmaları, yakın dost ve arkadaşları kaybetme,
işkence, kaza, rehin alınma, politik baskılar, bedensel ve ruhsal şiddet en çok travmaya uğratıcı sebepler
olarak sayılabilir. Travma, kişinin kısa sürede baş edemeyeceği, işleyemeyeceği uyaranlarla karşılaşması
olarak tanımlanmaktadır. Kişi herhangi bir travmayla karşılaştığında, şiddetine bakmaksızın uyaranı
özümsemeye, onunla başetmeye çalışır. Kısa sürede işleyemeyeceği uyaranlarla karşlaştığında onunla
başka yollardan başetmeye çalışır. Ya bu uyaranları kendisinden ayrı, kendi alanı dışına atarak onunla
yaşamaya çalışır ya da travmaya uğratıcı uyaranların etrafını çevirip içselleştirir ve yabancı bir nesne gibi
altbenliğin bir köşesine depolar. Travmalar ne kadar erken yaşta yaşanırsa o kadar zor işlenir ve zor
başedilir..
Travmanın Aşamaları Nelerdir?
1. Şok Dönemi: Bu dönem travmanın yaşandığı dönemden sonra ilk bir saat ile bir hafta
arasında değişmektedir. Bu dönemde kişi sanki hareket edemeyecekmiş gibi hisseder,
sonrasında Bir şey olmamış gibi, tehlike yokmuş gibi davranırlar.
2. Etkilenme Dönemi: Bu travmadan sonra iki hafta sürebilir. Kişi bu dönemde öfkelenir,
kişinin özgüveni ayrılır, depresyon, umutsuzluk, yetersizlik çaresizlik görülür. Herşeyden
korkulur, korkulu rüyalar görülür.
3. Toparlanma Dönemi: Bu iki dönemin ardından korku, çalışamama, depresyon, uyku
bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu belirtiler tıbbi yardım alınması gerektiğini
göstermektedir. Bu dönem travmanın kalıcı olup olmayacağını belirler.
Travmanın Çocuk Gelişimindeki Rolü
İşlenemeyip, dışsallaştırılan veya içselleştirilip altbenliğin bir bölümünde depolanan şiddetli
uyaranlar ruhsal dengeleri ve ruhsal gelişimi olumsuz etkiler. Çocukluk döneminde yaşanan travmalar
çocuğun çevre ve kendi kendisini algılamasını olumsuz etkilemekte, ve ilerde yaşanan travmalara
verilecek tepkiyi belirlemektedir. Çocuklukta şiddet cinsel tacize, bedensel tacize uğrayanların ilerde daha
fazla başkasına şiddet uyguladığı, daha fazla cinsel taciz uyguladıkları gözlenmiştir. Bazı araştırmacılar
saldırgan davranış gösteren kişilerin, çocukluklarında daha fazla fiziksel ve cinsel şiddete maruz
kaldıklarını söylemektedir. Araştırmalar, travmaya uğramış kişilerin kendi kendini yaraladıklarını,
kendilerine zarar verdiklerini, intihar girişimlerinin fazla ve sık olduğunu daha fazla uyuşturucu madde
kullandığını gösteriri. Travmalar unutulmazlar. Her yaşanan travma diğerinin üzerine eklenir ve her
yaşamda eskisi yeniden yaşanır.
Çocukluk çağında yaşanan bedensel ve cinsel taciz, bedensel ve cinsel tacize tanıklık kişide
yaşamının ilerleyen aşamalarında borderline kişilik bozukluğuna sebep olabilmektedir. Bu nedenle çocuk
taciz ve istismarlarında çocuğun etkilenmemesi neredeyse imkansızdır ve travmadan sonraki yakın
zamanda gözlenmeyebilir.
Bir Travma Olarak Cinsel Saldırılar
Cinsel saldırılar çoğunlukla kişinin tanıdığı kişiler tarafından uygulanmaktadır. Bir çok araştırma
cinsel saldırıların %25 kadarını ensest vakalarının oluşturduğunu göstermektedir. Cinsel saldırılarda
saldırı yapanın baba veya erkek kardeş olma olasılığı oldukça yüksektir. Çoğunlukla bu durum
gizlenmektedir. Çocukluk çağında yapılan cinsel saldırılrdan sonra borderline kişilik bozukluğu gelişme
olasılığı çok yüksektir. Pek çok kadın da partnerleri veya eşleri tarafından cinsel saldırıya uğramaktadır
ve çoğunlukla istemediği bir cinsel ilişkiye zorlanmaktadır. Çocukluk çağında cinsel istismara uğramakla
ileriki yaşamlarında intihar girişiminde bulunma olasılığı arasında sıkı bağ vardır.
Travma Sonrasında Yaşanan Bozukluklar Nelerdir?
Travma sonrası yaşanan beliritler tarih boyunca tanımlanagelmiştir. Bunların başında akut stres
bozukluğu ve postravmatik stres bozukluğu gelmektedir. Disosiyatif Amnezi (travmaya bağlı unutkanlık),
Disosiyatif Kimlik Bozukluğu(çoğul kişilik), Disosiyatif Füg(Travmaya bağlı kaçma davranışı),
Borderline Kişilik Bozukluğu en çok ilişkilendirilen bozukluklardır. Yazımızda çoğul kişilik ve travma
sonrası stres bozukluğundan bahsedeceğiz kısaca.
Akut Stres Bozukluğu ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?
Postravmatik Stres Bozukluğu(PTSB) ve Akut Stres Bozukluğu(ASB) travmatik bir olaydan sonra
ani başlayan durumlardır. Bu bozukluklarda, travmayı tekrar tekrar yaşama, travmayı hatırlatan
uyaranlardan kaçınma, sık sık travma anını hatırlama, uykuda yaşanan olayı görme, uyku bozuklukları,
tedirginlik, düşüncelere yoğunlaşma görülür. Kişinin aile ve iş yaşamı etkilenmiştir. ASB travmadan
sonraki ilk bir ayda ortaya çıkar. PTSB ise bir aydan daha uzun sürmesi durumunda düşünülür. Akut
stres bozukluğunda duygusal yaşantılar donuklaşmıştır ve kişilerde riskli davranışlar(intihar girişimi gibi),
ani davranışlar sık gözlenir.
Travmatik olayın süresi, ciddiyeti, travmaya yatkınlık hastalığın gelişiminde önemli faktörlerdir.
gelişiminde önemli faktörlerdir. Kadınların, daha önce yaşanan travmaların varlığı, çocukluk çağı
travmatik yaşantıları, önceden kaygı bozukluğu ve depresyonu olanları daha riskli gruplar olduğu
bilinmektedir.
Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu)
Disosiyatif kimlik bozukluğu, iki ya da daha fazla kişiliğin veya kimliğin aynı kişide olmasıdır.
Her bir kimliğin kendi içinde, süreklilik, ilişki kurma biçimi, düşünce biçimi vardır. Çocukluk çağında
yaşanan travmaların çoğl kişilik oluşturma olasılığı yüksektir.
Travma Anında Ve Sonrasında Nasıl Yaklaşmalıyız?
1. Bunalımda olanlara olanca hızla güven verilmelidir
2. Onları anlayan, empati kuran birisi olarak yardım sunulmalıdır
3. Güven vermek, güven sağlamaya çalışırken ilk önce kişi hızlıca travmanın yaşandığı alandan
uzaklaştırmak gerekmektedir
4. Kişilerin emniyette olduğunu belirtmek genelde faydalı olmaktadır.
5. En kısa zamanda konunun uzmanlarına götürmekte fayda vardır.